29 Mart 2012 Perşembe

Bursa'da Ulaş/ama/mak

Mudanya'da oturuyorum ve yüksek lisansımı yapıyorum. Bu sene bitecek, kurtulacağım diye bakıyorum. Okuldan çok Bursa'daki özel çıkarlardan başka birşey düşünülmeden geliştirilmiş ulşaım ağından tiksinmiş durumdayım.

Buradan üniversiteye doğrudan giden bir hat var. Okula ilk başladığımda, tam da ders saatime uygun ne kadar güzel diye sevinmiştim. İlk dönemler aslında gayet düzgün işleyen bir hattı ilk duraktan kalktıktan 10dk sonra bulunduğum duraktan otobüse binip okula gidebiliyordum. Ancak gittikçe, otobüs saati kaymaya başladı. Bunun nedeni ise İdo'nun çalışma saatleri. Eğer bu otobüsün kalkacağı saatte gelecek feribot varsa otobüs öncelikle feribotun gelmesini ve boşalmasını beklemeye başlıyor. Bu şekilde otobüs önce 20 dakikada ve son durumda ise kalkış saatinden 40 dakika sonra bulunduğum durağa gelmeye başladı. Ancak baktığınız zaman otobüsün kalkış saati aynı gözüküyordu. geçmiş zamanlı konuştum çünkü otobüsü kullanan yolcuları bildilendirecek herhangi bir uyarı olmadan otobüsün saatleri İDO'nun yeni tarifelerine göre düzenlenmiş. 

Şunu anlarım, bu şekilde daha fazla kişi hizmetten faydalanıyordur, ve çoğunluğun çıkarı doğrultusunda kararlar alınması gerekir. Ancak özel bir firmanın oluşturduğu tarifelere uyumlu olarak belediye otobüs saatleri sıfırdan belirlenmesi bana ters geliyor. Bugün yaklaşık 50 dakika otobüs bekledim, ama ne gelen var ne giden. En sonunda derse yetişmeme artık imkan kalmadığını farkedip eve geri döndüm. şikayet yazmak için siteyi açtığımda, otobüsün hangi saatlerde çalıştığına da tekrar bakmak istedim. Ve tüm sefer saatlerini değiştiğini bu şekilde öğrendim. Benim bindiğim  saatteki otobüs tamamen kaldırılmış. Keşke bunu bu şekilde değilde, durağa ilk gittiğimde öğrenseydim. Oraya asılacak bir ilan için çok fazla çaba sarfetmeleri gerektiğini  sanmıyorum. 

Şu an o kadar sinirliyim ki anlatamam. Bugün orada çok önemli bir şeye yetişmek durumunda da olabilirdim. Ya da hastanede ameliyat olan bir yakınına yetişmeye çalışan biri de olabilirdi. Belediyeler eskiden toplum için çalışırlardı, artık özel firmalar için çalışıyorlarmış, bunu gördüm. Ne kadar acı.... 


.

28 Mart 2012 Çarşamba

Mobilyalarımızı aldık=)

O kadar gezdikten, bütün modelleri inceledikten sonra mobilyalarımızı aldık. İnanılmaz rahatladım anlatamam. Ve bir kez daha kendimi tekrarlayarak ilk baktığımız yerdeki mobilyaları istediğime karar verip onları aldık. =) 

İlk başta aşağıdaki ürünleri almayı düşündük. Malum baştan beri ağaç rengi mobilya istiyoruz, arıyoruz deyip duruyordum. 
Ama bir süre düşündükten sonra, her tarafta lake ürünler görmüş olmanın da etkisiyle bize çok klasik gelmeye başladılar. Sonrasında ise ilk gördüğümüz takıma tekrar bakmaya karar verdik ve de onları aldık. =) İnternette bulamadığım ve de mağazalarda fotograf çekmemize izin vermedikleri için aldıklarımızın fotograflarını paylaşamıyorum. Artık eve yerleştikleri zaman fotograflayıp paykaşırım.

Yemek ve yatak odasını aldıktan sonra epey rahatladık. Koltuklarımıza da karar verdik sayılır. Bir mobilyacıda bir takım beğendik ancak duyduğumuz fiyat bizi şoke etti diyebilirim. Yani biz tüm salonumuza o kadar bütçe anca ayırabilecek durumdayız. Durum böyle olunca da internette o takımın fotografını bulup, fuarda tanışmış olduğumuz koltukçunun yolunu tuttuk. Kendisi bize çok benzer (%100 garanti veremeyeceğini bazı kısımlarda hafif değişiklik yapmak durumunda kalabileceğini söyledi) bir koltuğu yapabileceğini söyledi. Maliyeti bittiğinde belli olacakmış: Ama ortalama olarak orjinalinin 5'te 1'i fiyata mal olacak. Nasıl sevindiğimizi anlatamam. Bunlar olunca oturma odası içinde köşe koltuğu almak yerine istediğimiz ölçülerde oraya yaptırmayı düşünüyoruz. Bu sayede istediğimiz tüm özellikleri de tek koltukta birleştirebileceğiz. 

Bütün bunların sonucunda şimdi döşemelik kumaşları incelemeye geldi sıra...

27 Mart 2012 Salı

is-ti-yo-rum

Evet! ben bunların her birini istiyorum. Hazırlıkların koşuşturmalarından, okuldan hepsinden kaçmak istiyorum, bugün. Kaçamasam da yanında bunlar da olsa fena olmaz yani =)

Mesela şöyle bir kayığa binsem;
Hem mükemmel hem de ürkütücü değil mi? En azından benim için öyle =) Böyle güzel bir denizde balıklarla beraber ilerlemek çok hoş olabilir. Denize açılıp güneşin, rüzgarın, manzaranın tadını çıkarasım var. Şöyle güneş iliklerime işlerken, ben ne taraftan manzara izlesem diye kararsız bile kalabilirim.

Hazır yazın güzelliğinin hayalini kurarken;

Bu sandaletler de çok güzel olmaz mı? Alexander Mcqueen yine yapmış, bronz tende çok şık duracağından eminim. 

Yaza hala ulaşamıyor ve soğuklarla tekrar karşılaşıyorsak, şöyle şirin mi şirin çoraplarla ısınmak istiyorum.


 Ve böyle bir güzelliğin mevsimi olmaz ben yaz olsun kış olsun onları alır bakar, takar koklaşır yerine koyarım gerekirse;


 Alice in wonderland, nasıl sevilmez ki...  Küçük bir çocukken ama kız annesini kaybetti diye hıçkıra hıçkıra ağlamamdan bu güne kaç defa izledim bilmiyorum. Her defasında farklı bir keyf alıyorum. Eldivenler de olsa keyfim kim bilir nasıl olur =)

alice: keşke uyanabilseydim.
şapkacı: hala rüyada olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
alice: tabii ki. hepsini ben uyduruyorum.
şapkacı: yani ben gerçek değil miyim?
alice: maalesef. sen benim hayalgücümün ürünüsün. ben de olsa olsa yarı deli birini görürüm zaten.
şapkacı: evet, evet. ama bunu görmek için de yarı deli olman gerekir.
alice: öyleyimdir o zaman. uyandığımda seni özleyeceğim.

Ve her ne kadar evlilik hazırlıklarından kaçası varsa da beynimin, ben bunları istiyorum. Kendime pembe bulutlardan çok güzel bir dünya kuracağım şu an desem de, benim evim çok güzel olmalı fikri insanın aklından çıkmıyor ki, elbet oraya bağlanıveriyor, alışverişler. 

Böyle bir tablo istiyorum, 4 mevsim hep tüm güzelliğiyle dursun karşımda. Her türlü sıcaklığını keyfini katsın salona.

Bunların dışında şöyle bir giyinme odasını,

ve böyle güzel bir yerde tatili de istemeyen olacağını sanmıyorum. =)


Herkese mutluluk, neşe ve bol bol güzel hayaller dolu bir gün diliyorum.

21 Mart 2012 Çarşamba

Gelin ayakkabısı

Ayakkabı her zaman ama her zaman güzel, alınası, bakılası birşey benim için. Artık eskisi gibi beyaz tonlarında gelin ayakkabısı şartı yok çiçekle ya da salonda kullanılan renklerle kombinlenebilir, ayakkabılar. Bunu da göz önünde bulundurarak vitrinler, online alışveriş siteleri, pinterest gözümü alamadığım noktalar oluyor.

Ayakkabı tercihlerinin asıl belirleyicisi gelinliğin modeli ve düğün mekanı oluyor tabii ki. Kır düğünü ya da sahilde bir organizasyon planlamayı düşünüyorsanız, sivri topuklu ayakkabılara bakıp iç geçirmek komik olacaktır. =) Ben hala gelinlik konusunda kararsız hatta bilgisiz olduğum için her birine bakıp bakıp iç geçiriyorum.
Klasik ve de romantik bir bütünlük sağlamak için bu tarzdaki ayakkabılar çok güzel. Tabii bir de bu topukların üzerinde durmak var ama biz nelerin üstesinden gelmiyoruz ki =) 


Işıltı olmadan olmaz diyorsanız bunlarda var. Hem romantik hem göz alıcılar. 


Birkaç yıldır gelinlerin ayağında renkli ayakkabılar görülmeye başlandı. Ben nedense hep renkli ayakkabıya sıcak bakanlardanım. Çiçek ya da herhangi bir aksesuar ile kombinlendiğinde çok şık bir görüntü elde ediliyor.  Sanki açık renk ayakkabılarla olduğu kadar resmi durmuyor gelinlik, renkli ayakkabılarla. Ama her gelinliğin altınada güzel duracağını düşünmüyorumda.


 

Bir şık seçenek de Melissa'lar. Bu ayakkabılara ilk gördüğü andan beri aşık olan ben her rengine sahip olmak istiyorum. Düğünde topuk boyu ve rahatlık konusunda problem olmadıkça kesinlikle çok güzel durabilecek bir ayakkabı. Hem düğünün olacağı yere, gelinliğin rengine göre modelden taviz vermeden renk de seçilebiliyor. =)  Lütfeeeenn benim olsunlar....


Gecenin sonuna kadar özellikle de dans pistinden inmeyi düşünmeyen gelinler için o topukların üstünde durmak gerçekten zor olmalı. Bunun içinde iki çift ayakkabı şart. =) Gelen misafirler için de bir kenara bir terlik sepeti koymak da hoş olabilecek fikirler arasında. 

Genellikle çoğu gelin 2. ayakkabıdan yana olan seçimini babetten yana kullansa da bana converse ya da terlik çok daha sıcak geldi. Fotograflardaki gibi converse'ler kişiselleştirilebilir. Hatta çok daha şık hale getirilebilir, taşlar, simler ya da tekstil kalemleri ile. Terlikler için ise çok basit ama hoş kendin yap projeleri var. Bunları da toparlayıp paylaşacağım. 
Bunların dışında size özel yapılan çok cici ayakkabılar da var. Topuğuna duvak takılanından, üstüne isimlerinizin, karikatürünüzün yapılanına kadar. Hatta ayakkabının altına isimlerin kolaylıkla yazılabilmesi için tabanı numaralandırılmış ayakkabılar bile var. Hepsi bizim olsun =)

14 Mart 2012 Çarşamba

İnegöl'de mobilya bakmaca

Daha önceki yazımda mobilya konusunda İnegöl'de daha iyi fırsatlar olabileceğinden bahsetmiştim. İnegöl'le kapı komşusu gibi olmuşken gördüklerimden, nasıl daha kolay gezebileceğinizden bahsedeyim.

1- Öncelikle nasıl bir mobilya istediğinize karar verin. 
Çevrenizdeki mobilyacıları gezin tam anlamıyla bir fikir oluşsun kafanızda, bu sayede girdiğiniz mağazalarda daha az vakit geçirerek daha fazla yere bakabilirsiniz. Yalnızca renk ve model olarak değil malzeme olarak da kafanızda birşeyler oluşturun. İç malzemeler ve kaplamalar değişebiliyor. Mağazalarda genellikle sentetik kaplama ürünler görüyorsunuz, doğal kaplama istiyorsanız sormanız gerekecektir. Dokunduğunuz zaman anlayabilirsiniz aradaki farkı.

2- Ortalama olarak bütçenizi belirleyin.
Bu bütçe sınırlarında önceden gezdiğiniz mağazalarda beğendiğiniz ürünlerin fiyatlarını alın. Hatta pazarlığınızı yapıp ortalama olarak alabileceğiniz fiyatları çıkarın. Üretim hatları İnegöl'de olduğundan, oraya gittiğinizde buradan daha düşük fiyatlar almanız olası oluyor. Tabii ki bunu yapamadığınız firmalarda var. Kurumsal çalışan yerlerde şubeler/mağazalar arasında hiç fiyat farketmiyor. 

3- İnternetten firmalar hakkında araştırma yapın. 
Firmaların internet sitelerindeki ürünleri inceleyerek zevkinize uygun olup olmadığına bakarak,mağazasına uğramak isteyip, istemediğinize karar verebilirsiniz. Ancak bazı firmaların sitelerinde görsellere ulaşmak mümkün olmuyor, bazıları ise çok az sayıda ürün koyuyor. Seçiminizi yaparken bunları da göz önünde bulundurun.

4- Mümkünse odanızın ölçülerini öğrenin.
Çoğu ürün standart boyutlarda olsa da masa, yatak başı ve dolaplarda farklı boyutlar olabiliyor. Bu durumlarda karar vermeye yardımcı olacaktır, ölçüleri bilmek. Eşyaların odaya sığmaması büyük bir problem olacağından, ölçüleri alabilirseniz, mobilyacılar sizin için yerleşim planlarını çıkartıyorlar.
 
Mobilyacılar benim gördüğüm kadarı ile iki yere toplanmış durumda. Bunlardan ilki Bursa-İnegöl yolu üzeri. İnegöl'e yaklaşırken yol kenarında görmeye başlıyorsunuz. Bir de Ertuğrulgazi caddesinde. Biz ilk defa İnegöl'e gidiyorduk, yolları bulur muyuz, zorlanır mıyız diye düşünmüştük ancak oraya gittiğinizde gayet rahat bulabiliyorsunuz. 

Kalite konusunda bir çok söylenti oluyor, genellikle. Gezdiğinizde farkediyorsunuz, hatta mağazaya girdiğinizde görüyorsunuz. Her kalitede firma mevcut, ve genellikle kalite ile doğru orantılı fiyat değişiyor. Tabii ki bu kurala uymayan mağazalar da vardır. Ertuğrulgazi caddesinin ara sokaklarına girdiğinizde ise küçük imalathaneler görüyorsunuz. Hatta ne olduklarını farkedemiyorsunuz, küçücük dükkanlar olarak gözüküyorlar. Ancak vaktiniz kalırsa buralara da bakabilirsiniz. Ben mobilya fuarında bulduğum bir firmaya gitmek için oraları da gezdim. Bursa' da ünlü mobilyacılarda satılan koltukları, oradaki imalathanelerde soruyorsunuz ve yarıyarıya fiyat veriyorlar. Zaten bir çoğu perakende olarak çalışmayıp, mobilyacılara ürün satıyorlar.

Mobilya seçerken ise, yalnızca görüntü değil, sağlamlık ve kullanım da göz önünde bulundurulmalı. Gezerken bir çok ürünün çekmecesinin kesinlikle tek el ile açılmasının mümkün olmadığını gördüm. Büyük çekmecelerde bu biraz daha hoşgörülebilir belki ancak küçük çekmecelerde de bunu görmek beni şaşırttı. Görünüm her ne kadar güzel olsa da evde sürekli kullandığınız bir ürünün kapaklarını, çekmecesini çaba göstererek açmak saçma değil mi? Bu fikrimi yönelttiğim mobilyacılar benden çok hoşlanmış gibi bakmıyorlardı ama ... =)

12 Mart 2012 Pazartesi

Bardaklaşma Etkinliği Hediyelerim

Madam Dö Gonç 'un düzenlemiş olduğu bardaklaşma etkinliği vardı. Ben de bu etkinliğin son katılımcısı idim. =) Bugünde sevgili Kahve Keyfi 'nin gönderdiği hediyeler elime ulaştı.


Pakedi açar açmaz mis gibi bir koku yayıldı ki anlatamam. Kitap ve el yapımı kitap ayracını kenara bırakıp, kokunun peşine düştüm. O güzel beyaz pakedi açtığımda renkli bir kadeh içerisine yerleştirilmiş mumluk ve içerisinden ise mis gibi kokunun sahibi olan mumlar çıktı.



Gülter Hanıma bu birbirinden güzel hediyeleri için çok teşekkür ederim. Elimdeki kitabı bitirdiğim gibi Halfeti' nin Siyah Gülü' nü okumaya başlayacağım.







 Bugünlerde benim hediyelerimin de kendisine ulaşması gerekiyor.  Umarım ben de onun beğenebileceği, kullanabileceği hediyeler seçmişimdir. Bir de süpriz var pakette, umarım beğenir. (Aslında süpriz olsun diye hiç bahsetmeyecektim ama dayanamadım.) 

 

Bakmak da seçmek de zor...

Gelinlik, mobilyalar, gelinlik, mobilyalar, gelinlik, mobilyalar.... Böyle bir döngü kafamda sürekli dönüyor bugünlerde. Gelinlik biraz daha kolaymış gibi. Ama mobilyalar... Detaycılık yüzünden İnegöl kapı komşumuz oldu bugünlerde. 

İnegöl hakkında hem forumlarda hem de çevremde söylenmiş çok şey vardı. Gidip gözümle görmeden içi rahat etmeyenlerdenim ben. Ama fiyat, kalite karşılaştırması yapabilmek için öncelikle Bursa' da bakacağımız yerlerin tamamını gezdik, kafamızda tam olarak ne istediğimizi oturttuk (alma aşamasında bu oturanlar ayaklanıp bizi delirtmeye başlamış olsa da). Ve gittiğimizde burada görmediğim modellerle karşılaştım, mutlu oldum. Ama mobilya dünyasında bir gerçek var ki, herkes kendince o modelin sahibi olduğunu iddia ediyor. Oysa ki Bursa genelinde 10-15 model var. Daha enteresanı aynı ürünün fiyat skalasanın gereğinden çok fazla geniş olması, aldığımız fiyatlar arasında 2-2,5 kat fark var. Bu nedenle de mobilya alacaklara İnegöl'e gidin derim. Gerçekten imalat yapan firmalara ulaşabilirseniz, beğendiğiniz ürünü çok daha uygun fiyata alabilirsiniz. Tabii üretici firmaya ulaşmak yalnızca fiyat açısından değil, istediğinizi alma konusunda da faydalı oluyor. Ürün üzerinde küçük oynamalar yapabiliyorlar. Bu sayede de tam istediklerinize ulaşabiliyorsunuz. 

Biz kararsız bir çift olarak gezilmedik mobilyacı bırakmadık. Beyaz mobilya istemediğimize karar verdiğimiz için çoğu yeri baştan eledik aslında. Ceviz rengi bulabildiğimiz yerlere de tekrar tekrar gittiğimizden artık epey samimileştik firmalarla. =) Aslında böyle olması biraz da iyi oldu. Çünkü hiç bu kadar detaylı kullanmamış olduğunuz, daha önce hiç satın almamış olduğumuz ürünleri almaya çalışıyoruz. Tam anlamıyla hangi ürünler daha kullanışlı olur anlamak ilk başta zor oluyor. Ve dediğim gibi ürünler üzerinde değişiklik yapabilecek yerler bulabilirseniz, gördüğünüz ürünlerin beğenilen yanları birleştirilebiliyor. Bakalım neler yapacağız, nasıl halledeceğiz bu işleri...

7 Mart 2012 Çarşamba

Gelinlik Modelleri

Düğün hazırlıkları yaparken gelinlik modellerine bakmadan geçmek mümkün değil. Sanırım ben çoğu gelin adayına göre geç kalmış durumdayım. Geçen gün ilk kez gelinlik bakmaya çıktım 3-4 moda evine girdikten sonra kafamda az çok birşeyler oluşmaya başladı. Hala tam olarak nelere dikkat etmem gerektiğini çok bilmesem de elbet öğreneceğiz.=)

Nasıl olsa, ne olsa diye bakınırken bir kaç defile izlemek iyi gelir dedim.

Özellikle Gossip Girl' de Blair'ın gelinliğinden sonra adından her yerde sıkça söz edilmeye başlandı. Önceden de bu kadar çok Vera Wang adı geçiyor muydu?  Ben farketmemişim doğrusu. Diyelim ki bu defilede bir modeli beğendik ulaşabiliyor muyuz? Türkiye' de Vakko Wedding' te Vera Wang gelinlikler bulunuyor.

 

Pronovias hakkında söylenebilecek çok da bir şey yok sanırım. Bursa'da uğrmaış olduğum moda evlerinin bir numaralı başvuru noktası kendileri. Tasarımları en çok çalınan firma sanırım. Yalnızca Ankara, Adana ve İstanbul' da mağazaları var. 


 San Patrick hakkında daha önceden bir bilgim yoktu doğrusu. Youtube'taki ufak gezintim sonucu farkına vardım. Çok hoş modeller var. Ankara, İzmir ve İstanbul' da Vakko mağazalarında bulunabiliyormuş. Pronovias ile aynı firmanın markası imiş, ayrıca.

 

Tabii bu gelinliklere ulaşmanın bir başka yolu da beğendiğiniz modelin bir fotografı ile moda evinin yolunu tutmak. Ama ben buna pek cesaret edemeyenlerdenim. Kumaş kalitesi, dikim... görmediğim bir şeyin nasıl olacağına dair o riski almak bana zor geliyor. Bir de istediği kadar güzel yapılmış olsun, ya benim vücudumda güzel durmazsa. Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...