21 Haziran 2012 Perşembe

Mobilyalar gelmeye başladı...

Evi teslim aldığımızdan beri bir koşuşturmadır, gidiyor. Bir yandan bastıran sıcakla mücadele adına yazlığa geçiş süreci, bir yandan temziliği eşyasıile evi düzenleme eylemleri, zaman nasıl geçiyor anlamadım.

Geçen hafta gidip evimizi temizledik, inşaat sonrası firma genel bir temizlik yaptırmış olduğundan çok yorulmadık. Ama tabii ki temizlik sırasından aaa evin şurası şöyle olmuş, burasında şöyle hata var nasıl düzelecek diye de düşünmeye başladık. Geçen haftasonu ise hem sitenin tanışma toplantısına katıldık hem de koltuklarımızı bekledik, evimizde. Ne kadar garip insanın kendi evi olması, komşularla acaba anlaşılabilir mi, neyi kim nasıl yapmış diye bakınmaya başlıyormuş hemen insan. Sitenin geneli küçük çocuğu olan genç ailelerden oluşuyor. İşsizliğimin baharında olan benim için bu iyi bir haber oldu diyebilirim. En azından anlaşıp, görüşebilceğim insanalra olabilecektir, evde iyice yapayalnız kalmam diye sevindim. 

Toplantı sonrasında gergin bekleyiş başladı, koltuklar nasıl oldu acaba diye. Koltukları yaptırdığımız firmadan burada bahsetmiştim. Tam söyledikleri günde ve istediğimiz gibi teslim ettiklerini söyleyebilirim, daha kullanmaya başlamadık ama sanırım rahatlıkla tavsiye edebileceğim yerlerin başında geliyor.  Koltuklar gelip yerleştiğinde tekrar doğru kararı verdiğimizi anladık. İri koltujlar ile salonu çok boğacakmışız oysa ki bu koltuklar hem rahat hem de az yer kaplıyorlar. Aslında mobilyalarımız da aynı günde gelecekti. Farklı günlerde boş evde beklememek için hepsinin teslim tarihini aynı gün belirlemiştik. Ama mobilyacıdan arayıp eşyaları bize satarken asla sorun olmaz dedikleri cumartesi günü teslim edemeyeceklerini söylediler. Çok yoğun oldukları için ancak haftaiçi teslim edebiliyorlarmış. Oysa ki satış aşamasında özellikle belirtmiştik... Evet şu an bizim için orada bekleyebilecek olan ailelerimiz var ama olmayadabilirdi, bu durumda ne yapılacaktı merak ediyorum.

En azından çok gecikmeden bir sonraki salı yani 2 gün önce mobilyalarla beyaz eşyalar da geldi. Beyaz eşyeler tam söylendiği saatte servisi ile beraber kapımızdaydı. Aspiratör ile ilgili söylediğim problem de gayet kolay şekilde çözülebiliyormuş. Aldığımız ürüne karbon filtre takılacak ve kullanılabilir konuma gelecekmiş. 

Mobilyaları da beyaz eşyalarla aynı saatlerde bekliyorduk ama ancak akşam 7'de gelebildiler. Firmaların en azından gelecekleri zaman dilimini belirtebileceklerini düşünüyorum. En azından ona göre ayarlamalar yapabilir ev sahipleri de, örneğin biz ihtiyaç duymadığımız için evde şu an hiç bir aydınlatma sistemi yoktu, ampul bile. Bu şekilde olduğunda birimiz markete gidip birşeyler bulup onlar montaj yaparken biz de duy bağlamaya çalışıyorduk. Ama montaj yarıda kesildi, çünkü gönderilen ürünler hatalı idi. Gardolapın alt kısımları eski modele, üst kısımları ise yeni modele ait olduğundan montajının yapılması mümkün değilmiş. Fabrikadan yeni ürünlerin gönderilmesini beklemek zorundaymışız. 

Zaten yatak odasına sığma konusunda da problemlerimiz var. Ürünlerin ölçülerini alıp daha önceden kontrol etmiştik. Ancak bize yatak ölçülerini yatak başı derinliği vb. hesaba katılmadan verilmiş. Bu nedenle dolap kapağı açılamayacak şu anda. Komidinin birini değiştirdiğimizde sorun azalacaktır diye düşünüyorum.Neyse ki mobilyacıyı arayıp, durumu açıkladığımda sorun olmayacağını, ürünü değiştirerbileceklerini söylediler. Yalnızca ellerinde hazır bulunmadığı için bir süre daha beklememiz gerekiyormuş.

Herkes diyordu, cidden bu süreçte, ustalarla, insanlarla ulaşmak zormuş.İyi ki bazı şeyler garanti olsun deyip erkenden döşemeye başladık evi. Gerçi bir yığın eksiğimiz var ama olsun =) Bir yandan da artık, perde, halı ve avizelerimizi alacağız. 

Şimdilik bu kadar herşey, umarım bundan sonraki günler daha olumlu şeyler olur =)

11 Haziran 2012 Pazartesi

güzel bir gün =)

Havanın gereğinden fazla sıcak olmasına rağmen, çok güzel bir gün. Haftasonunu kah deniz kenarı kah dağ yamacında geçirdikten sonra haftaya güzel bir başlangıç yaptım. Öncelikle sınav sonuçlarımın yarısı açıklanmış durumda, ve en kalma ihtimaline sahip olunan dersten geçmişim. =)

Tam bu habere seviniyor bir yandan da bloglar arasında geziniyorken sevgili gelinyolunu ziyaret ettim. Geçenlerde katıldığım, buradan da duyurmuş olduğum Lucky Tale Photography'den stop motion davetiye çekimini kazandığımı öğrendim. Her şeyden önce çok güzel bir anı olacak bize... İlk defa bir çekilişi kazanmış olmanın sevinci ve şımarıklığı böyle oluyormuş.Buradan tekrar teşekkür ederim. Darısı da diğer isteyenlerin başına =)

6 Haziran 2012 Çarşamba

ve mezun oldum...

2 haftalık yorucu maratınun ardından, sınavlar, ödevler bitti. Ve şu noktadan sonra bir aksilik çıkmazsa mezunum =)

3 yıllık yüksek lisans mı olurmuş, ama ne yapalım başlayacağız, nasıl biter bu diye diye başlamıştım. Akşamları dönerken dersten, hep suratımız somurtuk, çok yorucu nasıl bitiricez diyorduk. Şimdi bunları dediğimiz günler dünmüş gibi, ama sınavlar da bitti. O kadar sersemlemiş ki herkes, sınavdan sonra vedalaşmak bile aklımıza gelmedi. Öylesine toplanıp geldik evimize. 

Artık kafamda dolaşan tilkilerden biri daha azalmış oldu. Sıra geldi evi temizleyip eşyaları yerleştirmeye...

4 Haziran 2012 Pazartesi

Bu da benim kraliyet ailem

Geçen haftalarda olmazsa olmaz bohça alışverişinin kozmetik ayağını gerçekleştirdik. Daha önce kadınlar günü dolayısıyla Watsostaki indirimden, Rimmel'in Pink Gossip rengindeki rujuna aşık olup almıştım. Bu alışverişte de rujumu aynısından tercih etmek istedim. Öncelikle Rimmel'in yalnızca Watsonslarda satılıyor olduğunu öğrendim. =) Sonrasında ise bu serinin ambalaj değişikliği nedeniyle şu an satıştan kaldırıldığını öğrendim. Ama tekrar ne zaman geleceği belli değilmiş. 

Onu bunu bilmem dedim, renk çok güzel onun dışında kokusuna bayıldım ben bu rujun. Durum böyle olunca ne kadar watsons varsa hepsini gezerek alabileceğim renklerini toplamaya başladım. Dün hazır Outlet Center'a gitmişken oradaki Watsonstan da rujlarımı aldım. =) (aslına bakarsınız bir bu rujlar bir de damatlık ayakkabı bulabildik.) 

Şimdilik bu kadar bulabildim ne yazık ki, çünkü renk seçeneği çok yoktu. Ortadaki Pink Gossip, olsa ondan bir yığın alıp stok yapmayı çok isterdim. Onu yalnızca Zafer Plazadaki mağazada bulabildim. Diğer ikisi de Outletten.




Aslına bakarsanız, 050 numaralı olan ruju çok beğenmedim ancak Zafer Plazada ürün tanesi 4TL'den (toplandığı için fiyat indirimine gidilmiş sanırım çünkü daha önce aldığım fiyat indirimli olmasına rağmen daha yüksekti) satılırken, Outlette bir alana bir bedava olarak 7TL'den satılıyordu. Bu şekilde olunca da 2. bir renk beğenmem gerekiyordu, aralarında en kullanabileceğim de bu olunca mecburen aldım.

Bu rujlarla resmen duygusal bir bağ kurmuş durumdayım. Normalde çok da makyaj yapan biri değilim kalem, ruj, rimel işte... Bu aldıklarım da beni uzun bir süre idare eder ama Pink Gossip'e ulaşabilirsem bırakmam alırım yine =)

insan olmak farklı birşey...

Bugün tekrar gördüm, öğrendim. Okumak belli yerlere gelmek, iyi paralar kazanmak, eğitimden eğitime koşmak belki birşeymiş ama adam olmak değilmiş. Yüksek lisansımı bitirmek üzere olduğum şu günlerde mail grubuna gelen mailleri gördükçe, ağzım açık kalıyor. 

Evet insanlar yazım tekniklerini iyice öğrenmiş olabilir ama bu onların yazılacak içerikleri öğrendiği anlamına gelmezmiş. Evet kişiler adı ülke sınırlarını aşmış okullar bitirebilirmiş ama bu onların insanca davranmayı öğrenmelerini garantilemiyorumuş. Evet insanlar uluslararası firmalarda, iyi pozisyonlarda çalışabilirlermiş ama bu onların, belirli özellikleri taşımasını, kişlerle nasıl iletişim kurması gerektiğini bilmesini gerektirmiyormuş.

Belki, bir yerden farklı bir noktaya gelmek, insanlara neye uğradığını şaşırtıyor, kaybetme korkusu ile ya da geçmişin acısını çıkarmak için başkalarını aşağılama yoluna gidiyorlar. Başkalarına saygısızca davranarak, aslına kendilerine duyulan saygıyı yok ediyorlar. Hatta inanılmaz komik durumlara düşüyorlar, farkında değiller. Ego bazen cidde çok çok büyük olabiliyor ve bu kadar büyüdüğünde vezir değil, rezil ediyor. 

Gelen maillerin hiç biri şahsıma yönelik değildi şükürler olsun. Ama onları okumak bile sinirlerimi bozmaya bir yandan da şükretmeme yetti. Neyse ki çarşamba günü sınavlarım bitiyor ve bu ortamdan uzaklaşabileceğim. Umarım bir daha da bu tarzda insanlarla karşılaşmam.

3 Haziran 2012 Pazar

vee gelinliğimi aldım :)

Çok hızlı bir gün geçirdim diyebilirim. Daha önceden beğendiğim bir gelinlik vardı, büyük ihtimalle onu alırız diyorduk. Ama bugün tanıdık vasıtası ile öğrendiğimiz bir iki yere bakmaya karar verdik. Belki daha uygun fiyata birşeyler buluruz dedik, doğrusu. İyi ki de bakmışız...giydim ve siparişi verildi. Hangi ara çıkardım hangi ara ölçülerim alındı bilmiyorum. Ben alışverişi zor insanımdır. Hani bir kaç defa denerim, beğensem de, gider karşılaştırırım. Bu olması gerekiyordu gibi, en baştan istediğim gibi A modeli, tamamen dantel, hatta paşanın istediği gibi askıları da var =)

Prova gününe kadar nasıl dayanacağım bilmiyorum. Üzerime göre dikildiğinde nasıl olacak merak ediyorum, bitsin benim olsun ughhhhh =) Çiçeğimi, duvağımı, tacımı da seçeyim, sevdiceğim de yanımda daha ne olsun....

Ama tabii gün bu kadarla bitmedi, gelinlikle hızını alamayan düğüne kadar yapmam lazım diye diye ertelediğim kulak deldirme işini de akşam saatlerinde hallettim. Bu yaştan sonra daha stersli bir iş oluyormuş, küçükken anlamadan bitiveriyordu.. Hayır acımıyor da ama insan gereksiz yere geriliyor. 

Bugünü bu kadarla atlattıktan sonra, yarın güzel güzel gelin ayakkabısı bir de bazı eksikleri halledebilmek için İzmit'te Outlet Center'a gideceğiz. Eski güzelliği olmasa da biraz da gezme amaçlı olarak yollara çıkmaya değer. Bir şey bulamasak gezmeler tozmalar yeter. 

En büyük parçayı aldıktan sonra gerisi hallolacaktır. Darısı tüm hazırlık yapanların başına....

1 Haziran 2012 Cuma

aksilikler başladı

Bugünkü sınavdan da alnımın akıyla çıktım. Mezuniyet için geriye kaldı son bir sınav daha, onu da hallettim mi, yüksek lisans mezunu işsiz, hatta evlilik de üzerine gelince ev hanımı olarak hayatıma devam edebileceğim.

Dün ev teslim edildikten sonra, ne nasıl olacak, neyi nasıl halledeceğiz diye düşenmeler iyice arttı.. Şu an en büyük sıkıntımız aspiratör, evet doğru okudunuz aspiratör. Biz ekonomik olması açısından kışın Bosch'un kampanyasından ankastre set olarak almıştık. Ama konudan alakasız iki tip olarak fırının özelliklerine baktık, ocağın şekli de güzelmiş diyerek seçtik seti. Kimse de demedi ki bize aspiratörün çeşitleri var ve ileride size sıkıntı yaratabilir. Dün mutfağa girdiğimde baktım aspiratörü bağlayabileceğimiz bir havalandırma ya da baca yok. Eeee dedim nasıl olacak bu iş? Meğer filtreli aspiratör diye birşey varmış ve bu durumlarda onlar kullanılıyormuş. Bazı ürünler hem bacalı hem bacasız kullanıma uygun oluyormuş. Biz herşeyin ötesinde aldığımız ürünün modelini de bilmediğimizden, aldığımız yerle gidip konuşacağız. Umarım uygun bir ürün almışızdır ya da fark ödemeden değiştirme durumumuz olur. Bu kadar şeyin arasında bir de bu çıkmasın.

Sayılı gün gerçekten çabuk geçiyormuş, onu da yaparım bunu da hallederim derken kaldı üçbuçuk (rakamla 3,5) ay, ben bir şeyler yapmayı bıraktım, işleri yetiştirme telaşındayım. Hepsi yetişecek biliyorum ama insan kendini sıkmadan olmuyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...