27 Eylül 2012 Perşembe

Yeni Evli =)

Yeni evlenenler kısa postlar girip, hemen haber verip kaçıyorlardı. Bende buna içten içe kızıyordum :) Kızlar şimdi sizleri anlıyorum. 

Kına da düğün de çok güzeldi. Az stres bol eğlence yine de bir şey anlamama durumu söz konusuydu. (Az stres kısmı ne kadar geçerli idi bilemedim ama) Sahne hiç boş kalmadı, arkadaşlarımız sevdiklerimiz hiç oturmadılar neredeyse... Düğün öncesi hava bozduğu için fotograf çekimi yaptıramamıştık, biz de düğün sonrası yaptık. iyi ki de öyle olmuş, gelinliği şekilden şekile sokup bol bol güldük çekim sırasında. Ve gelinlik kirlendi derdini düşünmek istemeyenler için ideal fikir. Hepsinin ayrıntıları ve güzel güzel fotograflar var tabii ki, bir kısmı hala elime geçmese de. 

Ama şimdi balayı zamanı, düğünden beri dinlenen bünyeler Romayı fethetmeye gidiyor. Dönünce internete kavuştuğum ilk anda Son düğün hazırlıkları, İstanbul maceraları, düğünde neler oldu, etrafta tost yiyerek fotograf çektiren gelin ve balayı notları ile burda olucam. Bol bol kim ne yamış okuyup, bol bol paylaşmak istiyorum herşeyi.

20 Eylül 2012 Perşembe

Vakit Geldi Çattı Artık...

Yarın kınam var... Şaşkın ördek yavrusu gibiyim, sanki başkasının kınası düğünü, hala üstüme alınmış değilim hiç birşeyi =) Ama fonda kesinlikle gelin olmuş gidiyorsun, çalıyor. Gerçi bugün, başımdan aşağı atılacak olan uğur paralarını hazırlarken, nikah masasını söyleyip durarak canım arkadaşımı kesinlikle canından bezdirdim ama =)

Bugün gidip market alışverişi yaptık evimize, en azından artık ertesi sabah için yaşam belirtisi verebilecek bir evimiz var.

Sanırım yarın akşam dank edecek birşeyler. En heyecanlı olduğum kısım yarın için hürrem tacım, kaftanı giyecek olmak. Artık zamanın yarısı kuaförde diğer yarısı ise stresten ağıran karnımı düşünerek geçecek. Üstüne Bursa belediyesinin süpersonik çalışmaları sayesinde tüm haftasonu hemen hemen tüm şehirde susuz olarak geçecek. Neden bu kadar uzun bir kesinti haftasonunda yapılır ki... Taşıma su ile değirmen döndürme çalışmalarımız tam gaz devam edecek, anlayacağınız. 

Bundan sonra uzun bir süre yazamayacağım muhtemelen, çünkü oturacağımız evin bulunduğu sitede internet var ama yok. Tüm site sakinleri superonline başvurusunda bulunmuş, evlerine bağlantı yapılmış hatta düzenli olarak faturaları da geliyor. Amma velakin superonline süper bir şekilde internet vermiyor, siteye. Neymiş açılışın İstanbul merkezden yapılması gerekiyormuş. Orası arandığında yurtdışından parça olmadan internetin bağlanması mümkün değil demişler. Ama faturalar yerli olduğundan her ay düzenli gelebilirmiş, sorun yok yani... Sonuç olarak bir süre internetten uzak bir hayat geçireceğim. 

İnşallah herşey, sorunsuz ve güzel geçer. Benim için dua edin.

16 Eylül 2012 Pazar

6 Gün Kala

Artık heyecan dorukta. Geceleri mideme kramplar girip uyuyamama zamanları başladı. Düğün hazırlığı denen amansız süreçte, sona yaklaştıkça herşey zorlaşıyormuş. Şükürler olsun ki babaannem risk durumunu atlattı, artık doktorlar istediğin zaman taburcu olabilirsin diyorlar. Bu sayede biz de derin bir nefes alabildik. Artık akıl fikir sadece ne nasıl olacak, ben bugün hangilerini halletsem şeklinde işlemeye başladı. Düğüne kadar mekanik gelin olmazsam iyidir.

Son 6 gün kala yaptıklarıma, düşündüklerime gelirsek;

Hala gelinliğimi teslim almadım, düğüne kadar elbet benim olacak düşüncesindeyim. Ama pazartesi halledilmesi gerekenler listesinde yerini aldı.

Kınaya gelmiyoruz, düğüne gelsek mi diye dialoglara giren yakın akrabalar canımı sıkmıyor değil. Herkesin kendi bileceği şeyler, gelirsin ya da gelmezsin ama 1 hafta önce arayıp biz gelmeyeceğiz demenin anlamı nedir, ben bilemedim.

Kına ile ilgili malzemeleri İstanbul'dan aldım. Geriye dağıtılacak lokumlar kaldı. Onları ayarlamamız gerekiyor. Kına sonrasında da Bursa'nın adeti olan tavuk alma yapmak istiyorum. Bunun içinde kız tarafına düşen kısım 1 tepsi baklava oluyor. 1-2 gün içerisinde baklava siparişi vermem lazım.

Fotografçı ile gün konusunda tekrar teyitleşip, pozlar hakkında konuşmamız gerekiyor.

Gelin alıcı için gelecek arabalara bağlanacak havluların ayarlanması gerekiyor.

Düğün günü zorluk çekmemek için şu an ayağımda gelin ayakkabılarım ile oturuyorum. Ne kadar ayağımın şeklini alırsa, o kadar rahat ederim diye düşünüyorum.

Kına ve düğün  günü gözlüklerimden kurtulmak istiyordum. Bu yüzden geçen gün göz doktorunun yolunu tuttum. Ben lens kullanmak istiyorum, dediğim gibi gözümde lenslerle buldum kendimi. İlk defa lens kullanan biri olarak da çok memnun kaldım, kullandığım lenslerden. Bugün takıp çıkarma denemesi de yaptım, zorlarsam başarabilirim... =)

Şu an tek içimde kalan, hala bir hürrem tacına sahip olamamak. Kına ya daha 4 gün var, neden benim de olmasın...

Artık hevesle arkadaşlarımı, sevdiklerimi bekleyip, ailemle de bol bol vakit geçirmeye çalışıyorum. 

Ev ile ilgili işleri tamamen bitirdik artık, onun rahatlığını yaşıyorum. Perdelerimiz tam istediğimiz gibi oldu. Eşyaları da yerleştirdik, ev tahminimizden çok daha güzel oldu. En önemlisi ikimizinde içimize sindi. 






13 Eylül 2012 Perşembe

9 Gün Kala Son Durum

Şükürler olsun ki babaannem ammeliyattan sağ salim çıktı. Herşey yoluna girecek diye diye 72 saatin dolmasını bekliyoruz. İlk 24 saat geçti, şimdilik bir problem yok ama vücut pıhtı atarsa felç olma ya da ölüm riski söz konusu. Şu kalan 48 saatte geçsin de rahat bir nefes alalım.

Bu sırada perdelerimiz geldi sonunda. Bu sefer tamamen doğru perdeler ve istediğimiz gibi oldular. Şaka maka düğüne 9 gün kaldı. Annem hastanede kaldığı ve olanlar moralimizi bozduğu için, işlerimizde aksamalar var. Önümüzdeki günlerde evimizi şöyle bir temizleyip, tam anlamıyla yerleştireceğiz.

Fotografçımızı ayarladık, düğünden önceki bir gün gidip dış çekim yaptıracağız. Bir yandan planlar yapıyorum. Bir yandan da korkuyorum, bir terslik olmasın lütfen diye.Artık bitsin de kurtulalım safhasına geçtim. Daha gidip gelinliğimi almam ve düğün salonu ile de son bir defa görüşmemiz gerekiyor. Son günler olsa da yapılacak işler çok...

11 Eylül 2012 Salı

Dün sabah erkenden büyük bir hevesle İstanbul'a gittim. Gün boyu orada gezip, kına malzemelerini almaya gittik annemle. Bol bol fotograf çekip İstanbulda yaşamayan biri olarak nasıl ne bulunuru anlatacaktım.

Ama telefon çaldı. Babama ulaşamıyorlarmış, babaannem düşmüş ve hastaneye kaldırılmış. Merak ve üzüntü ile beklemeye başladık. Bir yandan da hızlıca alınması gerekenleri halletmeye çalıştık. Halledeceğimiz her iş avantaj malumunuz. Bir kaç saat sonra kalçasının kırılmış olduğunu ve doktorun ameliyat konusunda kararsız olduğunu öğrendik. Kayınvalidem de hastaneye yakın olunca hemen atlayıp gitmiş yardıma. 

Bugün tüm günü hastanede geçirdik. Doktorun tek sıkıntısı yaşı çok olduğu için vücudun ameliyatı kaldırmayabileceği. Daha önce de diğer kalçasını kırmış ve ameliyat olmuştu. O yüzden aslında ameliyatın riskli olmadığını biliyoruz. Ama bu sefer durum çok farklı.... Doktor durarak iyileme sürecinin ilerlemesini çok zor görüyor ve ameliyat etmek istiyor. Yarın sabah ameliyata gireceğiz, hayati risk çok yüksekmiş.  Lütfen dua edin bizim için. Kalksın o yataktan da, hep istediği gibi ilk torununun düğününü görsün 12 gün sonra.


9 Eylül 2012 Pazar

Bazen canın acır, sadece acır. Tüm olmaması gerekenler üst üste gelir. Ağlarsın üzülürsün, kimse dokunmaz, dokunamaz gözyaşlarına. sanki insanlar bilerek yaralar seni. Kendi istekleri o kadar güçlüdür ki senin ufacık isteklerin onlara gereksiz gelir.

İsteklerini kızgınlıklarını, belirtmek istediğinde de kıran konumunda hep sen olursun. Sadece gözyaşların ve derin sessizliğin vardır yanında. Canın cidden çok acır... Bazen insanlar dışarıdan bakmak istemezler olaylara, kendi yaptıklarını görmek istemezler. Çünkü onlar yalnızca doğrudan oluşurlar. Ve canın acır... Değiştirmez hiç bir şeyi, canının acısı ama o orada öylece acır. Tüm herşeyden vazgeç dercesine acır, dayanmaya çalışırsın, yalpalarsın. Durmaz, durmak istemez, olanları kabullenmek istersin ama bırakmaz o acı seni. Derin bir rüzgar eser, kırar da geçer seni, oysa bilemezsin ki o bazen başka birinin meltemidir. Bunu anlayamazsın, canın çok acır.

Varolan stres, olaylarla birleşir. Canın çok ama çok acır. Bir tarafın ürkerken, diğer tarafın dimdik durur. Gider gelirsin her iki tarafa da....Dalgalanırsın öylece, canın acır, hıçkırıklara boğulursun, ağlarsın. Duyan olmaz....

4 Eylül 2012 Salı

Gelin Saçı ve Makyajı


Bol fotograflı demenin bile yetersiz kalabileceği bir yazıyla karşı karşıya olduğunuzu belirtmem gerek önce. Aslında saç modelime karar verdim, sayılır. Ama yine de kendimi gelin saçı modellerine bakmaktan alıkoyamıyorum. =) Hazır bakmışken de benim gibi arayışta olanlar için paylaşayım, diyorum.



 

Tabii bu iş yalnızca saç ile olmuyor ki... Makyaj ile ilgili de benim kararsızlığım olmasa da kuaföre bunu iyice anlatmam gerek =) Gelinde mavi fardan hoşlanmıyorum. Özellikle aydınlatma adına etrafı aşırı beyazlatılmış göze uygulanıyorsa, gelinin tüm doğallığını, güzelliğini mahfediyor, bana göre. Ama nedense kuaförler gelin görünce hele ki bir de sarışınsa mavi far ile aşk yaşamaya başlıyorlar. 

Oysa ki gelin makyajı dediğin sade ama etkileyici olmalı. toprak tonlarında, belli belirsiz olan. Ama aynı zamanda gerekli noktaları belirlemiş olan. Bir de eyeliner, tamamdır işte. Bu yüzden de haydi bakalım bunu anlatan fotograflar bulalım, bulamayanlarla da paylaşalım.

Gözlerde tam anlamıyla istediğim sonuç budur diyebilirim. Belki eyelinerın kuyruğu biraz daha uzun olabilir. Ama tam olarak yüzü bulamadım :) Gerçi gözler hallolduktan sonra hafif bir ruj ve allık ile işlem tamamdır.


 

1 Eylül 2012 Cumartesi

Perdeci ile 3. Devre

Bu postu mutluluk dolu yazmayı o kadar çok isterdim ki. Herşey bu sefer düzgün geldi vs diye. Ama ne yazık ki o kadar tartışmanın üzerine perdelerimiz yine hatalı. Hem de ne hata!!!

Ölçüleri güya kendileri aldılar ama salon için hazırladıkları storlar ne yazık ki camı kapamıyor bile... Tam bir karış yeri açık kalıyor. Üstüne üstlük bunu taklarken farketmesine rağmen, montaja gelen eleman biz farketmeden hızla evimizi terk etmişti bile. Odalara geldiğimizde de yatak odası ve oturma odasına aynı tülü yapmışlar. Ve yine daha önce görmediğimiz bir tül. Şaka gibi... Bunlar olduğunda artık sinirden ellerim titriyordu. Hepsini geçtim, yatak odası için karartmalı güneşlik istemiştim. Getirdikleri "kumaş parçası" ne karartmalı kumaştı, ne de istediğim renkteydi. Üstüne üstlük bildiğiniz kullanılmış ve kirliydi. 

Telefon açıyoruz, sorun etmeyin hallederiz diyorlar hala. Ne bir özür, ne başka bir şey. Sanki babasının hayrına getiriyor bize o perdeleri. Sen o kadar para öde sonra adam evine bir perde getirip takmayı beceremesin.Neyse ki bugün sorunu hallettik. Dedik gelin alın perdelerinizi, paramızı da geri verin. Paranla rezil olmak tam anlamıyla bu oluyormuş.

Siz siz olun İpek handaki Günhan mefruşatta uğramayın, derim. Düğüne 20 gün kalmış ben hala 2,5 ay önce sipariş verdiğim perdeler için bu kadar uğraşıyorum. Yazık, her yerde aynı tüller aynı fiyata. Biz bir de tanıdık olduğu için gitmiştik, bunları gördük. 

Bugün tekrar çıkıp perde baktık, umarım 1 hafta içinde yeni perdeler gelecek, artık oturup dua ediyorum. Bu sefer hatalı olmasın lütfen diye.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...