16 Şubat 2012 Perşembe

...ve nişan günü

Koşuştururken, gün geldi de geçti bile. Nişanımızı yaptık, ağır grip eşliğinde başarıyla ayakta durabildiğim için kendimi şanslı görüyorum. Ben nişan gecesinden bir şey anlamadım, ama gelenler her şey gayet güzeldi diyorlar. Bu sonucun elde edilmesinde canım arkadaşlarımın gün boyu bana moral vermesinin ve gece boyunca evin içinde koşuşturmalarının payı büyük. 

Son dakikaya iş bırakmamak için öğlen kuafördeydim.Saçım ve makyajım tam istediğim gibi oldu. Nişan evde yapılacağı için sade şeyler istiyordum, malum bu konuda başarı sağlamak zor olabiliyor. =) Oradan doğrudan fotografçıya geçtik. İlk başta fotografçıya gitmek gibi bir niyetimiz yoktu, özellikle bana gereksiz geliyordu. Ama herkes düzgün bir fotografınız hatıra olarak kalsın, sonradan pişman olmayın çektirmediğinize dediğinde, fikrimizi değiştirdik. Bir kaç fotografçıya gittik karar vermeden önce, yaptıkları işleri inceledik içimize en çok sinen Yalım oldu. O gün fotograflar çekilirken de zorlanmadık (normalde fotograflarda pek  poz vermeyi başaramayan biri için orada poz vermek epey zor olur diye düşünüyordum da.) Bana garip gelen tek şey fotografları 20 gün sonra teslim edecek olmaları oldu.

Pasta konusunda epey yer gezdiğimden bahsetmiştim. Pastayı Unpa'dan istedik. Pastanın çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Katalogdaki pastaları beğenmediğim içim flickr'da bulduğum bir pastanın fotografını gösterip, bundan istiyorum demiştim. Görüntü olarak da lezzet olarak da çok beğendik. Nişan pastası konusunda problem yaşayan arkadaşlarım olduğu için, bu sonuç beni çok memnun etti. Pasta dışında poğaça ve mercimek köftesi de istemiştik, onların da lezzetli olduğunu söyleyebilirim. 

Evde de salonda da olsa insan neler olduğunu, neyin nasıl olduğunu hatırlamıyor sanırım. Ben üstüne bir yığın ilaç  ile de ayakta durmaya çalışınca gecenin belli bir saatten sonrasını hatırlayamıyorum. =) Gündüz sorsanız bütün misafirler gittikten sonra kızlarla eğlenceye başlayacaktık, ama kimsenin enerjisi buna yetmedi. 

Yüzükler takılırken kendim kadar gülüp kahkaha atan bir gelin daha olmamıştır dedim. Amcam saolsun gelenekselin epey dışında bir konuşma ile herkesi gülümsetti. Böyle bir konuşma en çok gelin ile damadın işine geliyor. Her ne kadar rahat olursanız olun içerideki herkes dikkatle sizi incelerken nasıl durmanız gerektiğini şaşırıyorsunuz. Konuşma uzun olduğunda olay gittikçe gergin bir hal almaya başlayacaktır. Bu yüzden yüzükleri takması için seçeceğiniz kişi çok önemli oluyormuş.

Gecenin en sıkıntılı diğer olayı ise, herkesle fotograf çektirmenizin gerekmesi. Benim gibi fotojenik olmayan biriyseniz düşündüğünüzde olay kabus gibi gözüküyor. Bir kaç fotograf sonrasında olaya alışıyorsunuz ama biraz sonra gülümsemekten yüz kaslarınız ağrımaya başlıyor. Benim mimiklerimden fotografların çekim sırasını belirlemek mümkün. =) Tabii bir de bu sırada fotografların hepsinde ben olmasam olmaz mı diyen taze nişanlı insanı gülsem mi ağlasam mı noktasında bırakıyor. Ama her ne olursa olsun, çok özel ve güzel bir gece.

Biz gecenin sonunda gelen konuklara minik birer hediye dağıtmak istemiştik. Bunun içinde insanın önünde birçok seçenek var. Ayna, çorap, havlu, lavanta keseleri, nikah şekerine benzer şekerler gibi bir çok hediye seçeneği mevcut. Biz misafir sayısının kadın erkek olarak ayrımının nasıl olacağını tam olarak bilemediğimizden, kadın ve erkeklere ayrı hediyeler ayarlamadık. Onun yerine herkese küçük birer havlu dağıtmaya karar verdik.

Tabii bir de onların getirdikleri var; çiçek çikolata ve bohçamız.




Ben bu gecenin ardından şunu anladım, böyle özel günlerde aksilikler kaçınılmaz. İnsanın başına herşey gelebiliyor. Olanlar karşısında ilk başta çok sert tepkiler veriyor insan ama verdiğiniz tepkiler yalnızca sizi ve çevrenizdekileri daha da gergin bir hale getirmekten başka hiç bir işe yaramıyor. Siz siz olun o an değiştirilmesi mümkün olmayan hiç bir şey için kendinizi üzmeyin. Her şey elbette en iyi şekilde olacaktır, çünkü olayın merkezinde siz ve sevdikleriniz var. Ben nişandan bir kaç gün önce terör estiriyordum. Şansıma bana alacakları, beğendiğim takılar kuyumcuya söylememize rağmen satılmış ve 10 günden önce de gelmesine imkan yokmuş. Bu yüzden de farklı şeyler daha sonra değiştirilmek üzere alınmış. Şu an buna baktığımda o kadar normal ki. Ama o anda bunu dünyanın sonu gibi görüp herkese dert yandım, ağladım. Sonradan durup olaylara dışarıdan bakmaya çalıştım. Ne vardı ki kendimi üzecek, hayatta bir defa yaşayacağım bir günün tadını çıkarmamı engelleyecek. Zaten grip olmam belli bir yüzdeyi götürüyordu =) 

Biraz karışık bir yazı oldu ama dediğim gibi o gece neler oldu toparlayamıyorum bile. En önemlisi, en güzeli böyle anları sevdiğiniz insanlarla paylaşabilmek. Bütün bunlar olurken hep bana destek olan minik kuzularıma ne kadar teşekkür etsem az. Ojemden gerginliğime, yapılan tüm işlerle ilgilendiler, onlar olmasa hem ben hem işler eksik kalırdı. =)





1 yorum:

  1. nişanım 1 kasımda ve daha hiçbir hazırlık yapmadım :( sizden cok konuda yardım isteyeceğim sanırım bursa da mı yaşıyorsunuz?

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...