31 Mayıs 2012 Perşembe

Haftanın kısa özeti

Final haftası, aman da mezun oluyorum diye her ne kadar hazırlıklara ara vermiş gibi gözüksem de kafam da bir yandan şunu şöyle yapmak lazım, amaan bu da böyle olsun diye fikirler birbiriyle koşup oynuyor. Dün evimizi teslim aldık. Herkesin bak yetişmez, müteahit söylediği zaman teslim etmez, demeleri arasın da, firmanın evi tam söylediği tarihte hatta kaba temizliği de yapılmış olarak evi teslim etmiş olması beni 2 kat sevindirdi. Dönemin en zor sınavı öncesi gidip bakmaktan kusur kalmadım. (ama o kadar sersemdim ki o anda fotograf bile çekmedim. Bir daha ki sefere kısmte artık =) ) 

Şimdiki paniğimiz, acaba eşyalar salona sığacak mı? Bunu diyen biz, salon geniş kalsın diye gümüşlük ve tv ünitesi gibi parçalar almadık. Salonda masa, konsol, iki tane 3'lü, iki tane tekli koltuk bir de tv sehpası olacak. Ama insanın bünyesi panik olmaya görsün işte. 


Cumartesi günü de artık gelinlik işini kararlaştırmak istiyorum. Örneğin Akay artık 15 Eylülden öncesi için sipariş kabul etmiyormuş. Bunu duyunca artık karar verme vakti geldi dedim. Bir yandan da fotografçı ve balayı işi var kafamda. pasaport geçerliliği nasıl oluyor onu öğrenmem lazım ki hayaller suya düşmesin son anda. Fotografçı konusunda da nasıl yapsak diye düşünürken. Gelinyolu'nun Lucky Tale ile yaptığı çekilişi gördüm. Hiç böyle bir davetiye görmemiştim. (aklıma gelir miydi, onu da bilemedim) Siz de görmediyseniz buyrun izleyin. Ve siz de benim gibi ben de böyle davetiye isterim derseniz de, gelinyolu' na uğrayıp çekilişe bir katılın derim.
 
Belki bu sefer şans benden yana olur da, böyle değişik bir de davetiyemiz, muazzam eğlenceli olabilecek de anılarımız olur =) 

Sınavlar bitsin aldıklarımı, yapmaya çalıştıklarımızı çok daha detaylı anlatacağım yine. Şimdi ders çalışma zamanı...


25 Mayıs 2012 Cuma

Gezdim aldım, bir de çalışsam

Sınav haftası gelmiş çatmış, mezun olmaya ramak kalmış. Ben ders çalışmak yerine hala çarşaf yorgan peşindeyim =) Çalışmamak için itina ile her türlü bahane bulunur.

Daha önce nevresim takımı ve uyku seti almak için Sareve gidip bakmıştım zaten. Dün akşam da gidip alalım bari dedik. Gerçi alışverişim epey eğlenceli oldu. Kampanya dönemi olduğu için beğendiğim ürünler Bursa mağazasında kalmamış. Neye elimi atsam kurtuum resmen =) Neyse en azından aradılar taradılar da farklı mağazalardan istettiler. 

 Bunun dışında dengesizliğimi de bir defa daha kanıtlamış oldum.Açık renk nevresim takımı istedim hep ama alınanlar görülüyor. 
Rengarenk, bakınca insanın içini açıyorlar ama =)

Bunların dışında bir de Trendyol çıkarması yaptım. Merakla bekliyorum bakalım, gelsinler diye. Bohça eksiklerini tamamlamaya çalıştığımızdan bahsetmiştim. Trendyolda Bvlgari parfüm kampanyası olunca hemen parfüm işini aradan çıkarmış oldum. Kendime bir şey denk getiremesem de en azından alacaklarımı tamamlıyorum. Bu kadar internette gezinince kendime de ayakkabı aldım. Mint yeşili takıntısı başlamış durumda bende. Ayakkabılarım gelsin de giyeyim =)

Artık kitaplara gömülme vakti geldi de geçiyor sanırım. 





Karşılıklı yeterince bakıştıktan sonra kitaplarla buluşalım bakalım. Bana iyi çalışmalar =)

22 Mayıs 2012 Salı

Gelin Ayakkabısı 2

Aklımda hep renkli gelin ayakkabıları vardı. Romantik, hareketli, göz alıcı olmalıydı aklımdaki ayakkabı hep. Ama gerçeklere geldiğimizde olay değişmeye başlıyor ve rahatlık ön plana çıkıyor. Düşündüğünüzde düğün günü çok uzun süre ayağınızda duracak ve siz uzun bir süre ayakta duracaksınız. Öncelikle şu anda tamamen dantel detaylara sahip bir gelinliğin altında renkli ayakkabıların şık durmayacağını düşünmeye başladım. Beyaz ayakkabılar ile çok daha şık olabileceğimi düşünüyorum.

Bir de ilk başta aklımda topuklu bir ayakkabı ile düğüne başlamak, gecenin ilerleyen saatlerinde ise o gece için özel süslediğim converse ya da babetlerle devam etmek vardı. Bir gün annemin çok sevdiğim bir arkadaşı ile konuşurken, o fikrinden bahsetti bana. Kendi kızını da geçen sene evlendirdiğinden konu hakkında daha önceden akıl yürütmüştü. Gecenin ortasında topukludan düz tabanlı bir ayakkabıya geçtiğinizde otamatik olarak gelinliğin eteği yerde sürünmeye başlayacak ve de bu şekilde hareket etmek daha da zor olacak. (gelinlik denemelerinde bile boyu uzun gelinliklerle hareket etmekte zorlandım da ben) Bu yüzden de bana dolgu topuklu ayakkabılar tercih etmemi söyledi. Bu sayede ayak daha düz bir zeminde olacak. Hem de dolgu topuk ayakkabıların iyice rahat modelleri de var, bunlar arasında seçim yapabileceğimi düşündüm. Evet belki ince topuklu zarif bir ayakkabı ile yarışamazlar ama zaten gözükmeyecekler. Bunun dışında bu ayakkabıları süsleme şansımın da olabileceğini düşünüyorum. 

(Flo)
(Flo)
 (Deichmann)
(Flo)
Gelinliğim kesinleşmediği için ayakkabılar konusunda derinlemesine bir araştırma yapmadım daha, yalnızca istediğim gibi bir model bulabilir miyim diye Deichmann ve Flo'ya göz attım. Bulduğum bu modellerin fiyatları da gayet uygun geldi. Tabii ki gezip en rahat ve en uygununu bulmak gerek. 


21 Mayıs 2012 Pazartesi

Çeyiz Alışverişi

Daha önce de bahsettiğim gibi nişanda sembolik birer bohça hazırlamıştık. Ancak kayınvalidem de annem de o eksiklerin tamamlanması için seferberlik ilan etmiş durumdalar. =) İşte bu yüzden geçen gün nevresim ve uyku seti bakmaya Linens'e gittim. Hedef her ne kadar bunlara bakmak olsa da tahmin edilebileceği gibi alışveriş yapmadan çıkmak çok zor. İşte biz de annemle anneler günü kaynaklı indirimden de faydalanarak bir kaç parça aldık hemen.

Masa örtülerinden 2 tane aldık. Mayıs ayı boyunca boyutuna göre 15 ile 24TL arasında satılıyormuş. Hatta tekrar gidip hediye etmek için de almayı planlıyorum.Çünkü cidden fiyatına göre kaliteliler. 


Yatak örtüsü ise tamamen bonus olarak ortaya çıktı. Yatak örtülerinden oldum olası hoşlanmayan ben bunu çok sevdim. Belkide her şekilde yıkanabiliyor, ütü istemiyor. Hatta istersen pike gibi bile kullanılabilecek kıvamda olduğundan olabilir. 

Linensten bunları aldıktan sonra diğer baktıklarım konusunda fikir değiştirip Sarev'e yöneldim. =) Orada ekstra bir şeyler almadım, şükürler olsun. =) Beğenmem gerekenlere bakıp hızla uzaklaştım dükkandan. Ancak bu tarz ürünler bakacaklara orayı da tavsiye ederim. Çünkü Mayıs ayı sonuna kadar hem normal bir kampanyaları hem de anneler günü indirimi varmış. Bu yüzden de  fiyatlar oldukça uygun.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Anne Sütü Olanlar Olmayanları Bulsunlar Kampanyası

Normalde oturup sabah programı izleyen biri değilimdir. Dün televizyonda öylesine kanalları değiştirirken Gülben Ergen' in programında alt yazıyı görünce duraksadım. Anne sütü olanlar olmayanları bulsunlar yazıyordu. Daha anne sütüne, bebeklere çok uzak bir noktada olsam da bir bebek için anne sütünün kıymetini anlayabiliyorum. Ne yazık ki bir çok bebek anne sütü ile tanışamıyor bile. ve burada bunu kendine dert edinmiş, acaba benim elimden ne gelir diyen bir kadın var. Derya hanım için ne desem az diye düşünüyorum. Tabii ki onun bu fikrinin peşinden giden, sütünü paylaşan kadınları da unutmamak gerek...

Markaanne sitesine girdiğinizde bir mail ile sütünüzü, o süte ulaşamayan bir bebeğiniz için bir süt anne bulabilir ya da fazla gelen sütünüzü güzel mi güzel bir bebiş ile paylaşabilirsiniz. Hem de sizin bebişinizin çok tatlı bir kardeşi daha olmuş olur.

Biliyorum, düğün hazırlıklarımı anlattığım bir blogta birden bire böyle birşey paylaşmam garip gelmiş olabilir. Ama belki de burada bu oluşum ile tanışıp bir bebek daha anne sütüne kavuşur, bir kaç kişi daha bunu öğrenir ve başkaları ile paylaşabilir.
Hep çok sevmeme rağmen, belki tombiklikten olsa gerek giymesi zor şeydir benim için. Bilin bakalım nedir nedir =) Bu kadar giriş uzun etek için yalnızca. Bu sezon her yerde de rengarenk olunca dayanamayıp aldım yine. Mango, Zara, Bershka, Stradivarus, Koton' da renk renk, çeşit çeşit bulmak mümkün.Nasıl giysem, nasıl etsem diye de düşünmeden edemedim, eee bu yaz bunlarla geçecek... Pinterest'in engin denizinden kim nasıl giymiş bi bakmadan geçmek olmaz.



Rengarenk, ister spor ister klasik çok güzel durmuyor mu? Ayrıca çok da rahat...

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Prenses olmak çaba ister =)

Evlilik hazırlıkları demek, normal de sıraya sokup yapacağınız bir sürü işi bir arada yürütmek demekmiş. Mobilyalarla boğuşurken bir yandan da gelinlik bakmaya devam ettim. Belki de düğün öncesi en büyük sıkıntılardan biri, bir defa oluyor ve mükemmel olmalı düşünceleriyle alınan gelinlik. Tabii bir de hayaller var ki ucu bucağı bitmiyor. Bu noktada hayalle gerçeği buluşturmak da caba istiyor. 

2 aydır parça parça gezdim, çok derinlemesine gezdim mi, ben de bilmiyorum. Ama gezme deneyimlerimi paylaşmak en azından gezmeye başlamamış olanlar için vakit kazandırmak isterim. Gezdiğim her yeri yazmam mümkün değil, zaten herkesin beklentisi ve de zevki farklı olacağından yalnızca dikkatimi çok çeken olaylardan bahsedesim var.

 1- Akay: Ben ilk olarak Akay'ın Altıparmak şubesine gitmiştim. Kesinlikle ilk defa gelinlik bakıyorsanız, oraya gitmenizi tavsiye ederim. Bir çok moda evinin aksine bir şeyler satmak için değil, sizin mutlu ve güzel olmanız için çaba sarf ediyorlar. Ben yalnızca dantelli ve çok abartılı olmayan bir model istediğimi biliyordum. Oraya gittiğimde anlatarak, deneterek kafanızda tam bir fikir oluşturuyorlar. Ve kendinizi gelinlikle gördüğünüzde gözleriniz kamaşıyor. =) (bazen biraz megaloman olabilirim değil mi? ) Benim fiyatlar konusunda tedirginliğim vardı, doğrusu. Bütçeyi ne kadar aşar, aşar mı sorularım vardı ama konultuğumuzda aslında piyasaya göre gayet normal olduğunu farkettim. Daha sonra gezdiğim yerlerde burada edindiğim bildilerden epey faydalandığımı söyleyebilirim. Ayrıca her şubesinde farklı ürünler olduğunu da göz önünde bulundurun derim. Sonrasında Altıparmak'ta gördüğüm gelinlikçilere sırası ile girdim diyebilirim. Ancak adı duyulmamış yerlerde gördüğüm kumaşlar doğrusu beni çok tatmin etmedi ve dikimlerine de ne kadar güvenebileceğimi bilemedim. Aynı zamanda fiyat karşılaştırması yaptığımda da çok ünlü yerlerle arada çok da büyük farklar olmadığını söyleyebilirim. Aradaki 200-300liralık fark için risk almaktansa pazarlık yapmak çok daha sağlıklı olabilir. 

2- Ahu Alnıpak: Altıparmak'ta bir diğer beğendiğim gelinlikçi de Ahu Alnıpak. İlk önce öylesine bir bakmaya gitmiştim, beğendiğim modeller de olmadı değil. Daha sonrasında nişanlımın kuzeni gelinliğini orada diktirip, çok da memnun kalınca tekrar bakmaya gittik. İyi ki de gitmişiz, çünkü bir çok yeni model ile karşılaştık. Tamamen dantel işlemesi olan gelinlik için dışarıda normal bir gelinlik için isteyebilecekleri fiyatlardan söz ettiklerinden cidden çok mutlu oldum. (ama gelin değil miyim, hala kararsızım =) )

3- Taç Gelinlik:  Büyük bir hevesle buraya da bakmak istedim. Ama kendilerinin çok sıcak kanlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Tezgahta domates satar gibiydiler bana karşı ya da canları o gün satış yapmak istemiyorlardı, bilemeyeceğim artık. Annemle ilk gittiğimizde bizi kapıdan içeriye bile almadılar, içeride temizlik olduğunu başka bir zaman gelmemizi söylediler. Sonrasında oradan giderken bir tanıdığımız, bildiği iyi bir gelinlikçi olduğunu oraya bakmamı istediğini söyleyerek yine bizi oraya götürdü. Normalde asla geri gitmezdim ancak öyle bir olay olunca bir şey demek istemedim. Bizi biraz somurtarak içeriye aldılar. İçerideki bayana nasıl bir gelinlik istediğimi tarif edip modelleri görmek istediğimi söyledim ancak kendisi bana öncelikle katalogtan beğenmem gerektiğini söyledi. Kataloglarda beğendiklerimi gösterdiğimde ise hiç birinin ellerinde olmadığını eğper almak istiyor isem sipariş verdiğimde o ürünlerin buraya getirileceğini söyledi. Zaten böyle bir tavırdan sonra öyle bir yere güvenip dikim yaptırmanın büyük risk olacağını düşünüyorum. İnsanların nasıl öyle bir yerden övgüyle söz ettiğini de anlayabilmiş değilim...

4-Kırçiçeği: Kırçiçeğindeki gelinlikler konusunda kesinlikle olumsuz bir şey diyemeyeceğim hatta ve hatta bayıldım diyebilirim ancak fiyatları ne yazık ki benim ayırdığım bütçeyi aşıyordu. 

5-Neşem Gelinlik: Neşem' e gittiğimizde ise hem fiyatlar uygundu hem de güzel modeller vardı. Genellikle Pronovias'ın modellerini çalışmışlardı. Benim Pronovias'ta özellikle yıllardır çok beğendiğim bir model vardı onu sorduğumda haftaya getireceklerini dikişte olduğunu söylediler. Ortalama bir fiyat bilgisi istedim. Sonuçta bir şeyin güzelliği kadar bütçenize uygunluğu da çok önemli. Verdikleri fiyatta bana çok uygun geldiğinden tekrar gelinliğe bakmaya gittim. Denedim çok da hoş bir dikim yapmışlar. Ancak fiyat konusuna geldiğimizde şok yaşadım. Çünkü bana daha önce verdikleri fiyatın tam 2 katını istiyorlardı. 300-500 liralık bir artış önemsenmeyebilir ancak bu kadar fark biraz anormal geldi. Konuştuğumuzda da indikleri fiyat eski fiyata yaklaşmadı bile. Belki önceden fiyat vermemiş olsalardı, verdikleri fiyata o ürünü alabilirdim ancak bir ürünü çok beğendiğimi belli ettiğim için ekstra bir bedel ödemek tam bir soygun gibi geliyor bana. Bu nedenle oradan bir ürün alacaksanız, çok alıcı olduğunuzu belli etmeden yapın pazarlığınızı derim. 

Bunların dışında Aysira, Mediha Cambaz gibi yerlere de gittim. Mediha Cambaz'dan daha önce alışveriş yapan bir tanığım olsaydı orayı da tercih edebilirdim. Gayet hoş yaklaşımları var ancak ben biraz pimpirikliyim. Bunların dışında Yeliz Sarı' ya da uğramayı düşünüyorum. Baştan beri aklımda olup gitmediğim bir orası kaldı diyebilirim. Başka önerisi olan varsa onları da değerlendirmek isterim doğrusu, çünkü bu haftalarda artık gidip sipariş vermeyi düşünüyorum. Herkese kolay gelsin. Umarım hayallerimiz gerçek olur, birer masal kahramanı ya da prenses oluveririz. 

Fotografsız bir post oldu ancak ne yazık ki  kimse ürünlerin fotograflarını çektirmek istemedi. Böyle olunca da satın almayı bekliyorum o zamna bol bol fotograf çekeceğim =)

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Koltuk Kumaşı Seçmece

Çok zor karar veren, zor beğenen bir çiftiz. Koltukların siparişini bir kaç hafta önce vermiştik ama o gün beğendiğimiz kumaşları iptal ettirmemiz için bir kaç gün yetti. O günden bugüne gezilmedik kumaşçı kalmadı sayılır. Bir sürü renk ve farklı kumaş arasında boğulduk. Hepsi birbirinden güzeldi, ama hangisi daha kullanışlı olur sorusu etrafında parandeler atarak dolanıp durduk.

Tekstil söz konusu olunca öncelikle Buttim'e gittik. O kadar çok kumaşçı vardı ki kafamız çok karıştı. Dükkan sayısı kadar farklı fiyat, kalite vs karşımıza çıktı. Kumaş konusunda çok da fikrimiz yoktu, hani iyisini kötüsünü ayıracak kapasitede olduğumuza çok da inanmıyordum. Durum böyle olunca bilindik firmalara bakmakta bulduk çareyi, en azından belirli bir kaliteleri ve bir şey olduğunda dönüp sorabileceğimiz, bizimle muhattap olacak birileri olur diye düşündük. Tabii bu ekstra masraf olarak karşımıza çıktı ama bu kadarını kabullenmek mecburiyetindeydik. Sonuçta koltukları hazır almak yerine yaptırarak belli bir kar elde etmiştik, kardan zarar ettik sayılır. 

Kumaş bakarken Buttim dışında, Haşim İşcan'dakilere de baktık. Bunun dışında Persan, Rekor, Sertex aklımızdaki firmalardı. Bunların dışında da Bursa'da bir çok düzgün firma var ancak bunların bir çoğu bütçemizi aşacak fiyatlarla karşımıza çıktılar.

Persan'daki kumaşlar muhteşemdi, ancak bizi zorlayacak fiyatlara sahiptiler. Bu yüzden onlarla tekrar karşılaşmayı bir başka bahara bırakmış durumdayım. Sertex'te ise bir mağaza kafamı karıştırdı. Markanın ürünlerini satan bir mağazaya girdik, ancak oradaki personel gelen şikayetlerden bahsetti. Bahsettiği problemler genellikle üretim odaklıydı ve firmanın bu problemlere karşı tepkisiz kaldığını, tüketicinin mağdur durumda kaldığını söyledi. Durum böyle olunca da her ne kadar şu su geçirmeyen, leke tutmayan kumaşlara bayılmış olsam da içime sinmediler ben de vazgeçtim. En son olarak Rekor'a gittik. Buttim'de hem normal mağazası var, hem de az kalmış, devamı olmayan ürünlerin satıldığı bir seri sonu mağazası var. Eski koltuklarını kombinli şekilde kaplatmak isteyenler için fiyatlar cidden çok uygun. Mağazada metresi ort. 20-30 lira olan kumaşlar bu mağazaya geldiğinde en çok 10 lira olarak fiyatlandırılmışlar. 6 liraya bile çok hoş kumaşlar var. 


Koltuklarımız bunlar olacak, ben açık renge cesaret edemediğim için ve evin geneli hep açık renk olduğu için canlı canlı dursunlar isteyerek bordo oşlmalarına karar verdik. Bakalım kumaşımızı beğendik, koltukçumuza ileteceğiz. Umarım bir sorun olmaz ve istediğimiz gibi olur herşey. Bundan sonra önemli olan sandalyelerimizi aldığımız yerde de koltukların kumaşına uygun kumaş bulabilmek. Evimiz de 2 hafta sonra teslim edilecekmiş. İçimi iyice heyecan kaplamaya başladı. İnşaat firması evi söylediği tarihte teslim edeceği için çok mutluyum. İnsanlar hep gecikir işinizi ona göre ayarlayın deyip dursa da sonuç bizim istediğimiz gibi oldu. Artık temizliği yapıp eşyaların gelmesini bekleyeceğiz. Zor işlermiş bunlar =)

10 Mayıs 2012 Perşembe

İstanbul'da Piknik

Geçtiğimiz pazar nişanlımın çalıştığı firmanın İstanbul'da pikniği vardı. Sabah Bursa'dan çıkıp öğlenleğin Sarıyer'e vardık. İstanbul'un içinde o kadar güzel yemyeşil yerler olabileceği aklıma gelmezdi. Organizasyonun yapıldığı mekan gerçekten çok hoştu. Gittiğimizde rengarenk süslenmiş bir bahçe, süper masalar ve oyun alanları karşıladı. Özellikle çocuklu aileler için çok güzel bir organizasyondu.


 Etrafı gezip, masaları incelerken burada ne kadar güzel düğün organizasyonu olur diye de bol bol geçirdim. 

Buarada bu fotograflarda görülen balonlar yemekler yenildikten sonra pek de böyle duramadılar. Bir kaç ufaklık ellerine aldıkları kürdanlarla kim daha çok patlatacak diye yarışıyorlardı. =) ve o kadar saf bir şekilde eğleniyorlardı ki kimse onları durduramadı. =)







Yoldan gelmişiz, yeşilliklerde uzanmışız, yemeden içmeden duramadık. Düğün zamanı yaklaştıkça alınan kilolarla mutluluğum daha da artıyor. =) Ama bir şenlik havası varken, bir yanda patlamış mısırlar, bir yanda kağıt helvalar, pamuk şekerler dağıtılırken insan kendini durduramıyor ki. Bir daha nerede o kadar keyif ile tüketilecekler.








 Her ne kadar eğlenceli olsa da aynı gün dönüş yapmamız gerektiği ve dönüşte de viaporta uğrayalım diye tutturduğum için çok geç kalmadan ayrıldık. İstanbul' a gidip şöyle bir keyfini çıkaramadan dönmek de insanın içini burkuyor. Ama aynı gün 4 aktivite vardı İstanbul'da trafik sıkışacak korkusuyla hep acele hareket ettik. Bu acele sırasında anca arabanın camından boğaz fotografları çekebildim. Oysa ki ParkOrman'daki hıdrellez şenliklerinde aklım kalmadı değil, önünden geçerken içim gitti.



Bu manzaraları arkamızda bırakıp Viaport'a gittik. Outletlerden hem çeyizlik birşeyler, hem anneler günü hediyesi, hem de ufak tefek denk gelen birşeyler alırım diye düşünmüştüm. Ama oraya gittiğimde pek de beklediğimi bulamadım diyebilirim. Fiyatlar Bursa'dakinden pek de farklı sayılmazdı. Yalnızca Perlina'dan anneler için hediye alabildik. 

Ama artık günübilrik geziler zor gelmeye başlamış. Yalova'dan Bursa'ya gelirken gözlerim kapanıyordu. Ama en yakın zamanda İstanbul'a tekrar gidip bu sefer güzelce gezmek istiyorum. Hazır evdeyken fırsatları değerlendirmek lazım =)

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Büyük heveslerle başlanan herşey güzel olmuyormuş ne yazık ki... İşbaşı yaptıktan 3 hafta sonra istifa edip geldim evime. Şu an tek sevincim kısa sürede öyle bir yerden kurtulmuş olmam. Böyle bir deneyim sayesinde kurumsal firma ile aile şirketleri arasındaki farkı çok yakından görmüş oldum. Ne iş yaptığı tam olarak bilmeyen, egosunun esiri olmuş, kendi eksikliklerini sürekli başkalarından çıkarmaya çalışan insanlar gördüm. İşe başladıktan sonraki 3. gün bağlı bulunduğum yetkili yanıma gelip (açık ofis düzenine sahip bir yerdi) tam olarak "senin bu işi becerebileceğine inanmıyorum bu yüzden de x kişisi bu göreve geçecek, sen de onun işlerine filan bakarsın işte" diyip, çekip gitti. Hayır sen benim ne yapıp ne yapamayacağımı hangi ara gördün. Hadi diyelim çok süper önsezilere sahipsin, böyle birşey herkesin ortasında mı söylenir, çağırır odana konuşursun. Daha bunun gibi onlarca olay yaşadım kısacık zamanda.

Pazartesi günü istifa dilekçemi insan kaynaklarına götürdüğümde çok şaşırdılar. Nedenlerini kısaca açıklamaya çalıştım onlara. Ama nedense yabancı geldi, anlattıklarıma her ne kadar şaşırsalarda bir şeylerin değişmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Enteresan gelen şeylerden biri de akşamüstü artık çıkarken insanların bana nasıl üzülmüyorsun diye sormasıydı. Hayır ben buradan bıkmışım ki arkama bakmadan istifamı verip çıkıyotrum, nesine üzeleyim bunun.... Son iki gündür mutluyum, hem de uzun zamandır olmadığım kadar. Çalışmayı çok istiyordum ama gördüm ki önemli olan bir yere girip çalışlmak değilmiş, hayatta en önemli olan şey mutlu olmak. Ve  bundan sonra istediğim mutlu olabileceğim bir yerde çalışmak. Düzgün bir yer olmayacaksa hiç olmasın daha iyi. 

Çalıştığım süre boyunca o kadar mutsuz, o kadar donuktum ki herşeyi boşladım. Bloguma girmedim bile neredeyse, sevdiğim blogları da okumadım. Hevesle yaptığım düğün hazırlıkları için bile hiç hevesim kalmadı bu sürede. İşte bu yüzden iki gündür evdeyim, mutlu ve huzurluyum. Herşeye kaldığım yerden devam edeceğim, hem de çok daha hevesli bir şekilde. Ben orada insanların başkalarının mutsuzluklarına sevindiklerini gördükten sonra herkese inat daha da güzel yaşayacağım. Onların yaşantılarında cesaret edemediklerini yapıyorum. İnsanlara iyi niyetle yaklaşıp, kendimi her gün biraz daha geliştirmeye çalışıp, sevdiğim insanlarla mutlu olmaya çalışıyorum. 

Umarım hayatıma bir daha böyle insanlar, böyle iş yerleri girmez....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...